EN BÜYÜK MİMAR KİMDİR? - ŞEHİR PLANLAMA
Şehir planlama dendiği zaman akla ilk gelen şey herkesin dilden dile dolaştırdığı, klişe bir söz ama çözümü bulunamamış ( ki en azından bizim ülkemizde ) sıkıcı bir konu. Öncelikle sizi sıkmadan biraz bilgi vereyim. Şehir Nedir ? İnsan adı verdiğimiz, bilimsel olarak homosapiens diye adlandırdığımız, dünya üzerinde kısa süre ama yoğun olarak yaşayan canlıların yaşamlarını sürdürdüğü, barındıkları, üretim ve tüketim yaptığı yaşam alanlarıdır. Yani özet olarak içinde bulunduğumuz dört duvarlar ve beton bloklar artık günümüzde sevsekte sevmesekte yaşamımız bu şekilde, bize ( Mimarlara... ) düşen ise bu dünyayı daha yaşanabilir hale getirmek ve sonrasında daha güzel hale getirmek. Biliyorum mimar olarak hepimiz ütopyalarda yaşıyoruz, bırakın biz yapalım ve saygın kişiliğimiz devam etsin istiyoruz ama bu böyle değil, hayal ederek en iyiye ulaşabileceğiz elbet ama öncelikle sorun çözebilmeliyiz.
Tasarımdan başka bir şey düşünmeyen kişi mimar değil olsa olsa teknik ressamdır.
Bunu bilerek yaşamalı ve hayata yansıtmalıyız. İnsanların barınma evresi doğal gelişimler sonucu ortaya çıkmış, gittikçe sanatsal boyutlar kazanmıştır. İlk sanatsal tasarım Megaron adı verilen yerleşim alanlarını tasarlayarak başlamıştır. Şehir planlaması ise insanların çok daha iyi koşullarda insan yapısı ve anatomisi göz önüne alınarak ihtiyaçlar listesine bağlı kalarak inşa etme yoludur. Bunu bizler her şeyde geç kaldığımız gibi bu konuda da geç kalmış ve inatla önce kendimizi ve çevremizi mahvetme sonrada bunu nasıl düzeltiriz derdinde olmaktan asla vazgeçmeyen bir toplumuz. ( Ne yazık ki !! )
Hani zamanımızda özgürlükçü zihniyet hakim ya, bu özgürlükçü düşünce maalesef ki siyaset bilimi okuyan ve dünya görüşü üst düzey olmasını beklediğimiz insanların rekabetlerinin gölgesinde kalmaktadır. O kadar bencil bir idari yapının elinde ki bu insanlar koyun gibi bir tepeden diğer tepeye savrulup duruyor ve duruyoruz. Mesleğiniz ne olursa olsun, Mimar.. Mühendis, Öğretmen, Bakkal, Muhasebe, Ressam vs.. siyasetçi değilseniz siyaset sizin işiniz değildir. Siz Mimarlığınızı ve mesleğinizi en iyi şekilde yapıp topluma faydalı olma bilincinde olun her daim.
Ulu Bir Çınarın Der Ki,
Kim ki dallanıp budaklanmak istiyorsa önce beslemeli, sonra beslenmeli ve beslediklerini büyüterek büyümeli...
Ne yazık ki, bu düşünce de toplumumuz da henüz tam anlamıyla yer bulmuş değil. Nerede kalmıştık ilk insan dan günümüze kadar şehir planlamayı çok iyi yapan ülkeler ve şehirler gördük ama şunu unutmayın kimse mükemmel değildir. Siz mükemmeli yakalamaya çalışın, hedefinize ulaşamazsanız bile yaptıklarınızla bir çok yönden mükemmel görüneceksiniz olmasanız bile.
Şehircilik denildiği zaman ilk akla Avrupa gelir gidenler bilir mutlaka, bir çok Avrupa ülkesine gittim Almanya başta olmak üzere Fransa, Viyana, Budapeşte, Belçika, Lüksemburg vs. gibi ve şunu gördüm insan ve yaşama değer veren toplum ve düzen (mimari) her açıdan sistem. Kimileri toplum farkından bahsedecek maddi olanaklarından bahsedecek ülkelerin kimileri belki bana kızacak ama öyle değil benim düşüncem dünyada bizim kadar zengin, çalışkan ve cefakar bir toplum yok, saatlerce günlerce ve hatta yıllarca çalışırız gelecek neslin daha iyi koşullarda yaşaması için, bütün birikimini elde tutar çünkü hiç kolay kazanmaz toplumumuz, Avrupa toplumu ne yazık ki bize oranla siyaseti çok iyi yapıyor ve mimarlığıda...
Hayat aslında siyasetten uzak bir siyaset karmaşası içinde ki saflıktır görmeyi bilene
Örneğin Fransa ve Paris bir çoğunuz gitmiştir eğer gitmediyseniz mutlaka gidin çok güzel görünüyor (sadece görünüyor) . Bir şehir sadece görüntüsü ile değil altyapısı ve kullanışlı dizaynı ile mükemmelliği yakalar ki Avrupa insanı bu konuda kendini çok geliştirmiş, Ama siz toplum aşığı mimarlara bir süprizi var. Parisin en gözde mekanları, meydanları, sarayları ve en bilindik Eyfell Kulesi ve çevresi muazzam güzellikte ve düzen içinde inşa edilmiştir. Ama bir kaç mahalle arkalara ve iç kısımlara ilerledikçe dünyanın en tehlikeli, en berbat ve özgürlüğün bu denli kısıtlandığını hissedebileceğiniz yer sayısı azdır. Ama kime sorsanız Paris aşk şehri ve mükemmeliğe ulaşmış harika bir yerdir.
Peki bunun bize böyle aks ettiren nedir?
Yazımızı toplamak gerekirse, bir örnek olarak seçtiğimiz Paris çok iyi mimarlar tarafından tasarlanmış ama her şeyin tasarım değil, tasarımın arkasında mükemmelliği yakalamak için yapılan uğraşın bir göstergesidir. Size mükemmeli gösterir ama arkası halı altında bir sürü kirden ibarettir. Biz mimarlar olarak kendi değerlerimizi, toplumumuza unutturmadan, en iyiyi yakalama çabası içinde mükemmelliğin peşinde koşmalıyız. Şehircilik kavramı ancak toplumu bir görüp, tek gözle hayatı tasarlamak ile gerçekleşir. Bunu yapamazsak bile Avrupa toplumu gibi bunun bilincinde olup çabalamalıyız. Önce elimizdekini korumalı sonra daha iyisine ulaşmak için çalışmalıyız. Her daim yeni fikirler ortaya atmalı, gerçekleşmese bile çabamız olmalı.
Hayatın her daim bir düzen ve denge olduğunu ikisinin bir araya gelmesi ile en güzel tasarımın ortaya çıktığını unutmayın.
Uyum, tasarım ve düzen şarttır. Dünya bile denge üzerine kurulmuş bir düzendir. Denge insanoğluna güzelliği getirir bunun En Büyük Mimarı Allah eseri ise Dünyadır...
Uyum, tasarım ve düzen şarttır. Dünya bile denge üzerine kurulmuş bir düzendir. Denge insanoğluna güzelliği getirir bunun En Büyük Mimarı Allah eseri ise Dünyadır...
Tasarımdan başka bir şey düşünmeyen kişi mimar değil olsa olsa teknik ressamdır.
Bunu bilerek yaşamalı ve hayata yansıtmalıyız. İnsanların barınma evresi doğal gelişimler sonucu ortaya çıkmış, gittikçe sanatsal boyutlar kazanmıştır. İlk sanatsal tasarım Megaron adı verilen yerleşim alanlarını tasarlayarak başlamıştır. Şehir planlaması ise insanların çok daha iyi koşullarda insan yapısı ve anatomisi göz önüne alınarak ihtiyaçlar listesine bağlı kalarak inşa etme yoludur. Bunu bizler her şeyde geç kaldığımız gibi bu konuda da geç kalmış ve inatla önce kendimizi ve çevremizi mahvetme sonrada bunu nasıl düzeltiriz derdinde olmaktan asla vazgeçmeyen bir toplumuz. ( Ne yazık ki !! )
Hani zamanımızda özgürlükçü zihniyet hakim ya, bu özgürlükçü düşünce maalesef ki siyaset bilimi okuyan ve dünya görüşü üst düzey olmasını beklediğimiz insanların rekabetlerinin gölgesinde kalmaktadır. O kadar bencil bir idari yapının elinde ki bu insanlar koyun gibi bir tepeden diğer tepeye savrulup duruyor ve duruyoruz. Mesleğiniz ne olursa olsun, Mimar.. Mühendis, Öğretmen, Bakkal, Muhasebe, Ressam vs.. siyasetçi değilseniz siyaset sizin işiniz değildir. Siz Mimarlığınızı ve mesleğinizi en iyi şekilde yapıp topluma faydalı olma bilincinde olun her daim.
Ulu Bir Çınarın Der Ki,
Kim ki dallanıp budaklanmak istiyorsa önce beslemeli, sonra beslenmeli ve beslediklerini büyüterek büyümeli...
Ne yazık ki, bu düşünce de toplumumuz da henüz tam anlamıyla yer bulmuş değil. Nerede kalmıştık ilk insan dan günümüze kadar şehir planlamayı çok iyi yapan ülkeler ve şehirler gördük ama şunu unutmayın kimse mükemmel değildir. Siz mükemmeli yakalamaya çalışın, hedefinize ulaşamazsanız bile yaptıklarınızla bir çok yönden mükemmel görüneceksiniz olmasanız bile.
Şehircilik denildiği zaman ilk akla Avrupa gelir gidenler bilir mutlaka, bir çok Avrupa ülkesine gittim Almanya başta olmak üzere Fransa, Viyana, Budapeşte, Belçika, Lüksemburg vs. gibi ve şunu gördüm insan ve yaşama değer veren toplum ve düzen (mimari) her açıdan sistem. Kimileri toplum farkından bahsedecek maddi olanaklarından bahsedecek ülkelerin kimileri belki bana kızacak ama öyle değil benim düşüncem dünyada bizim kadar zengin, çalışkan ve cefakar bir toplum yok, saatlerce günlerce ve hatta yıllarca çalışırız gelecek neslin daha iyi koşullarda yaşaması için, bütün birikimini elde tutar çünkü hiç kolay kazanmaz toplumumuz, Avrupa toplumu ne yazık ki bize oranla siyaseti çok iyi yapıyor ve mimarlığıda...
Hayat aslında siyasetten uzak bir siyaset karmaşası içinde ki saflıktır görmeyi bilene
Örneğin Fransa ve Paris bir çoğunuz gitmiştir eğer gitmediyseniz mutlaka gidin çok güzel görünüyor (sadece görünüyor) . Bir şehir sadece görüntüsü ile değil altyapısı ve kullanışlı dizaynı ile mükemmelliği yakalar ki Avrupa insanı bu konuda kendini çok geliştirmiş, Ama siz toplum aşığı mimarlara bir süprizi var. Parisin en gözde mekanları, meydanları, sarayları ve en bilindik Eyfell Kulesi ve çevresi muazzam güzellikte ve düzen içinde inşa edilmiştir. Ama bir kaç mahalle arkalara ve iç kısımlara ilerledikçe dünyanın en tehlikeli, en berbat ve özgürlüğün bu denli kısıtlandığını hissedebileceğiniz yer sayısı azdır. Ama kime sorsanız Paris aşk şehri ve mükemmeliğe ulaşmış harika bir yerdir.
Peki bunun bize böyle aks ettiren nedir?
Yazımızı toplamak gerekirse, bir örnek olarak seçtiğimiz Paris çok iyi mimarlar tarafından tasarlanmış ama her şeyin tasarım değil, tasarımın arkasında mükemmelliği yakalamak için yapılan uğraşın bir göstergesidir. Size mükemmeli gösterir ama arkası halı altında bir sürü kirden ibarettir. Biz mimarlar olarak kendi değerlerimizi, toplumumuza unutturmadan, en iyiyi yakalama çabası içinde mükemmelliğin peşinde koşmalıyız. Şehircilik kavramı ancak toplumu bir görüp, tek gözle hayatı tasarlamak ile gerçekleşir. Bunu yapamazsak bile Avrupa toplumu gibi bunun bilincinde olup çabalamalıyız. Önce elimizdekini korumalı sonra daha iyisine ulaşmak için çalışmalıyız. Her daim yeni fikirler ortaya atmalı, gerçekleşmese bile çabamız olmalı.
Hayatın her daim bir düzen ve denge olduğunu ikisinin bir araya gelmesi ile en güzel tasarımın ortaya çıktığını unutmayın.
Uyum, tasarım ve düzen şarttır. Dünya bile denge üzerine kurulmuş bir düzendir. Denge insanoğluna güzelliği getirir bunun En Büyük Mimarı Allah eseri ise Dünyadır...
Uyum, tasarım ve düzen şarttır. Dünya bile denge üzerine kurulmuş bir düzendir. Denge insanoğluna güzelliği getirir bunun En Büyük Mimarı Allah eseri ise Dünyadır...
kaleminize sağlık. şehir planlamaya ilgi duyuyorsanız bu bloga da bakmanızı öneririm http://sbpturkiye.com ayrıca hem mimar hem de şehir plancısı olan le corbusier yazısı da çok dikkat çekici http://sbpturkiye.com/le-corbusier-kimdir-eserleri.html keyifli okumalar dilerim
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Mutlaka bakacağım.
Sil