BİÇİM, ALGI VE PRATİK
Tasarımda algı gayet net ve bir o kadar da iddialı bir kelimedir.Henüz ortaya çıkmamış bir ürün veya fikir daha doğmadan iddialı ise, bu fikir veya ürün ortaya çıktığında ciddi bir algı sorunu yaşayacak ve bazı kesimler tarafından kabul görürken bazı kesimler tarafından benimsenmeyecek tir.
Sanırım ilk cümlemizde tasarım ile algı arasındaki bağı ve uyumu tahmin etmiş olmalısınız. Ama ortalığı biraz daha karıştırmak gerekirse tasarımdan önce algı, algıdan önce biçim ve biçimden önce pratik gelecektir. Evet kafanızı yeterince karıştırdığımıza göre şimdi yeni fırtınalara hazırsınız demektir. Ve sonuna kadar mutlaka okuyun...
İnsanlar üzerinde bulunan bireysel ve toplumsal baskı birey üzerinde her zaman kısıtlayıcı rol oynamıştır. Bu durum algı psikolojisi oluşturmuş, eleştiri anlam olarak baskıya eş değer anlam kazanmıştır. Yapılan veya yapılacak her eleştiri tasarımı olumlu yönde etkilemesi gerekirken, yeni yeşeren bir çiçek misali fikirleriniz veya tasarımlarınız kökünden makaslanır.
Ürünümüz daha ortaya çıkmadan endişelendik ve neredeyse tasarımdan vazgeçecek kadar içsel dünyamıza çekildik. Elbette aramızda daha kararlı bir şekilde hedefine hiç bir eleştiriye kulak asmadan devam edecekler olacaktır. Ama yanlış atılan adımlar ince ruhları incitir, sanatçıyı sanata küstürür.
Mimarlar başta olmak üzere tasarım dendiği zaman, üretken insanlar heyecana kapılır ve bir an önce hayata onlara ait bir eser bırakma çabasına girerler. Bunu göze alan tasarımcı, sonuçlarını tahmin eder ve eleştirilere daima açıktır.
Tasarıma başlamadan önce ilk ve esas konu algı problemini aşmaktır. Ortaya çıkacak ürünün toplum üzerinde yaratacağı etki her anlamda iyi bir şekilde analiz edilmeli, yaşanılan toplumun alışkanlıklarına ters düşmemeli veya bu alışkanlıklara yön vermelidir.
''Tasarımda asla sınırlama yoktur.'' ışığında düşüncemiz bütün topluma zıt olabilir, bunu doğru bir algı yönetimi ile topluma aşılayabilir ve özgün tasarımınız ile hafızalarda yerinizi almış değerlerden birisi haline gelebilirsiniz.
Ama algı probleminden önce çözmemiz gereken biçim sorunumuz var. ( Çözüme tersten gitmek hem başlamak hem de bitirmek demektir.) Tasarımda sizin iç dünyanızın dış dünya ile kavgası sonucunda doğmalıdır. Bu kavga sizi her zaman var olan sorgulama ve değiştirme arzusunu aşılayacaktır. Değiştirme arzusu size tasarımı ve yanında kalıplaşmış düzeni ortadan kaldırmak için fırsat, aynı zamanda bu sıkıcı dünyadan uşanmış yeni insanlar ile yolunuza emin adımlarla ilerleme getirecektir.
Yeni dünya kavgası biçim değişiklikleri ve toplum üzerinde algıyı değiştirmenin en güzel yöntemlerinden birisidir. Örnek vermek gerekirse, bir aydınlık açıklığı açmak istediğinizde aklınıza gelen ilk şekil nedir ?
Sayıyorum....
Dikdörtgen, Kare, Elips, Diyagonal, Köşegen, ........................Vs... Ve Şimdi aklınıza ilk gelen üzerini en sevdiğiniz kalem ile çizin. Eğer aralarında yok ise sizin için boş bırakılan kısma ekleyin.
Hadi bekliyorum.......
Çizdin mi ?
Teşekkür ederim.... :)
Şimdi üzerini karaladığın şekli unut ve bir daha kullanma çünkü sana özgü bir tasarım değil ve senin iç dünyanı yansıtmıyor. Yapman gereken tasarımını bir kalem darbesiyle özgür kılmak ve sana ait olanı yansıtmak, belki rastgele bir hareketle doğal bir şekil, belki işlevi ve görseli ile seni anlatan bir duygu. İşte o zaman sana ait olan biçim ile insanlar ve toplum üzerinde algıyı ortadan kaldırabilecek, tasarımını kabul ettireceksin.
Biçim kalıplaşmış dünyanın zıt kutuplara ayrılması ile yeniden şekil bulacaktır. Sen farkına varmadan birçok insanın istediği dünyayı yeni tarzlar,yeni akımlar, yeni biçimler ve yeni kültürlerin doğuşunda büyük bir rol oynayacaksın.
Ama..... Biçim üzerinde bu kadar durduktan sonra belki burada bitti diyeceksiniz, fakat bir sorunumuz daha var !!!!
Biçim problemimiz den önce de pratik sorunumuz var. Pratik denince aklınıza gelen ilk şey nedir? diye sormama fırsat vermeden, gerçek hayatta bilgilerimizin uygulamalı olarak hayata geçtiği anları düşündünüz bundan eminim. İşte bu bir algıdır...
Şimdi bu algıyı birlikte değerlendirelim.
Pratik sorunu doğrudan biçimle ile bağlantılıdır. Pratik kelime anlamı olarak, teoriye dayanmayan davranış ve uygulama ilgili olan her şeyi kapsar. Mimari ve yaşamsal fonksiyonları düşünüp göz önüne aldığımızda pratiğin bizim için anlamı işlev ile doğru orantılıdır. Bu durumu teorik ve görsel bir biçimde formül ize edersek,
BİÇİM = İŞLEV = ALGI = TAMAMLANMIŞ ÖZGÜN TASARIM
Pratikte esas olgu biçime yansımadan önce insan kişiliğini baz alarak, ortaya çıkacak ürün veya eserin işlevsel anlamda insan kimyasına uygun olması ve pratiksel olarak insanın istemsiz kullanımlarına açık olması demektir. Buradaki gizli cümle '' istemsiz kullanımlar'' insanoğlu hayatını devam ettirebilmek için her zaman en kısa yolu tercih eder. Bunun sebebi hayatının çok kısa ama dünyanın çok büyük olmasıdır. Bu yüzden tasarımlar ne kadar pratik ve kısa yoldan ulaşılır olur ise insan kullanımı için o kadar işlevsel bir hal alacaktır.
Tasarımda başa dönmek ve yazımızı tamamlamak gerekirse, öncelikle kendimizi çok iyi tanımalı daha sonra insan psikoloji ve yaşayışını göz önüne alarak;
1. Adımda
Tasarımın pratik, kolay ulaşılabilir ve işlevsel bir nitelik kazanmış olmasına,
2.Adımda
Pratik oluşumlar sonucunda insan doğasına en yakın biçimi, kendimizinde insan olduğunu unutmadan teknik ve tasarımsal ilkeler doğrultusunda sınırsız kuralsızlık ilkesini baz alarak yeni bir biçim ve kavram oluşumuna,
3.Adımda
Pratik ve biçimin doğru bir şekilde bir araya gelmesi doğrultusunda '' Tamamlanmış Özgün Tasarım'' ortaya çıkacak, sizin ve toplumun değerleriyle ortaya çıkan bu tasarım veya ürün insanlar tarafından kabul görecek, algı yönetiminizde tamamlanmış olacaktır.
Biçim kalıplaşmış dünyanın zıt kutuplara ayrılması ile yeniden şekil bulacaktır. Sen farkına varmadan birçok insanın istediği dünyayı yeni tarzlar,yeni akımlar, yeni biçimler ve yeni kültürlerin doğuşunda büyük bir rol oynayacaksın.
Ama..... Biçim üzerinde bu kadar durduktan sonra belki burada bitti diyeceksiniz, fakat bir sorunumuz daha var !!!!
Biçim problemimiz den önce de pratik sorunumuz var. Pratik denince aklınıza gelen ilk şey nedir? diye sormama fırsat vermeden, gerçek hayatta bilgilerimizin uygulamalı olarak hayata geçtiği anları düşündünüz bundan eminim. İşte bu bir algıdır...
Şimdi bu algıyı birlikte değerlendirelim.
Pratik sorunu doğrudan biçimle ile bağlantılıdır. Pratik kelime anlamı olarak, teoriye dayanmayan davranış ve uygulama ilgili olan her şeyi kapsar. Mimari ve yaşamsal fonksiyonları düşünüp göz önüne aldığımızda pratiğin bizim için anlamı işlev ile doğru orantılıdır. Bu durumu teorik ve görsel bir biçimde formül ize edersek,
BİÇİM = İŞLEV = ALGI = TAMAMLANMIŞ ÖZGÜN TASARIM
Pratikte esas olgu biçime yansımadan önce insan kişiliğini baz alarak, ortaya çıkacak ürün veya eserin işlevsel anlamda insan kimyasına uygun olması ve pratiksel olarak insanın istemsiz kullanımlarına açık olması demektir. Buradaki gizli cümle '' istemsiz kullanımlar'' insanoğlu hayatını devam ettirebilmek için her zaman en kısa yolu tercih eder. Bunun sebebi hayatının çok kısa ama dünyanın çok büyük olmasıdır. Bu yüzden tasarımlar ne kadar pratik ve kısa yoldan ulaşılır olur ise insan kullanımı için o kadar işlevsel bir hal alacaktır.
Tasarımda başa dönmek ve yazımızı tamamlamak gerekirse, öncelikle kendimizi çok iyi tanımalı daha sonra insan psikoloji ve yaşayışını göz önüne alarak;
1. Adımda
Tasarımın pratik, kolay ulaşılabilir ve işlevsel bir nitelik kazanmış olmasına,
2.Adımda
Pratik oluşumlar sonucunda insan doğasına en yakın biçimi, kendimizinde insan olduğunu unutmadan teknik ve tasarımsal ilkeler doğrultusunda sınırsız kuralsızlık ilkesini baz alarak yeni bir biçim ve kavram oluşumuna,
3.Adımda
Pratik ve biçimin doğru bir şekilde bir araya gelmesi doğrultusunda '' Tamamlanmış Özgün Tasarım'' ortaya çıkacak, sizin ve toplumun değerleriyle ortaya çıkan bu tasarım veya ürün insanlar tarafından kabul görecek, algı yönetiminizde tamamlanmış olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder