Bir Hayat Felsefesi: Mimarlık
Mimarlık bir doğuş hikayesi, bir başlangıç, bir yükseliş ve sonsuz bir devam felsefesidir.Çünkü mimarlık bir kaba konacak meslek değildir, ne bir formülden ne bir akımdan ne de bir teşhis biliminden ibarettir. Bütün meslekler ihtiyaç doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Bunların içinde en uçsuz bucaksız, ele avuca sığmayan, insan ve hayal dünyasını gerçek dünyaya yansıtan, meslekten ziyade süslü güzel bir ayna gibidir mimarlık.
Nasıl söylemek gerek bilmem! Bir hayat bakışı, bir sanat, bir adanmışlık bilimidir Mimarlık....
Temelinde bilim, sanat, toplum kültürü, sosyal bilimler, insan, çevre, ekoloji, biyoloji, ekonomi ve daha birçok bilim dalını barındırır.Bu özellikleri itibari ile belki de bilginin asla yetmediği hayal gücünün devreye girdiği bir bilim, belki bir dizi yeni kavramdır ama düşsel olduğu aşikardır.
Bir benlik savaşı, bir bencillik hikayesi;
Bir hikaye misali, bir aşk şiiri, bir peri masalı dile benden ne dilersen...Alaaddin'in sihirli lambası
Mimarlık insanı düşünmeye, düşünmekten çok bir şeyler ortaya çıkarmaya zorlar. İnsan içindeki ikinci kişiliği ile birleşir ve bu onu her koşulda; Bir Mimar Nasıl Düşünür? sorusunu sormaya yöneltir. Bütün bu kavramlar ışığında ancak altında ki bilimlerden oluşan felsefi bilgi birikimi cevap verebilir.Birikimler yeni bir bütün yaratmanın elemanları, temel taşları gibi; her bir bilgi hayat verdiğiniz yapının bir parçası, kimi zaman bir kum tanesi kimi zaman bir çakıl taşı,...
Bilgi eksiksiz olmalı, bir dağ düşün çakıl taşlarıyla yükselen....
Al sana bir nasihat;
Bilgi her zaman elinde ki en büyük hazine, bunu kullanabilmek akıllılık, hayata geçirmek ise Mimarlıktır...
Sen sen ol yavrum..hazineni bol tut, başkalarının hazinelerine göz dik bir korsan misali, bil ki o hazine ebedi, taşıyan fanidir. Al onu ondan korkmadan ve hazineni son kuruşuna kadar harca, bu hayatta o zaman gerçek mana da mimarlığın tadına varacak ve o zaman kendine Mimarım...
diyebileceksin.
İnsanoğlu; kendini buldukça hayatının ne kadar basit olduğunu, hayat denen yaşantısının sadece hayal gücünden ibaret olduğunu ve zorunluluk kavramının olmadığını fark edecek tek varlıktır.
Felsefi Düşünebilmek
Düşüncesizliği Düşünebilmek desek....
Felsefi düşünebilmekten önce düşünmektir asıl olan. Bir çiçek düşünebilmek, çiçeğin üzerinde uçuşan bir kelebek olabilmek, çiçeğin kokusunu çekebilmek ve o an hissedebilmektir düşünebilmek, düşüncesizliği yenebilmektir. Felsefi düşünebilmek bir yaşam tarzıdır eğer tarz arıyorsanız bu mimarlık olmalıdır, Düşünceyi, bakış açısını, konuşmayı, dinlemeyi, öğrenmeyi, öğretmeyi, hissedebilmeyi, hayal etmeyi, kararlı olmayı, cesareti, kişiliği, giyinmeyi, yürümeyi, sevmeyi, var edebilme duygusunu yaşatmayı iliklerine kadar hissettirebilen insanı düşünce tarzıyla çevresini kendisini daha sonra dünyasını, sonra dünyaları değiştiren bir tarzdır Mimarlık...
Bu hayat felsefesi ile her zaman dilediğine ulaşacaksın, bir gün elini uzatıp alacaksın o dilediğini, belki de bir gün kıl payı kaçıracaksın ama bu felsefe ile asla pişman olmayacaksın...
................HER SORU BİR ARAYIŞTIR...............
Martin Heidegger..
Yorumlar
Yorum Gönder